-
Aile Anayasası ile Aileler ve Aile Şirketleri Kurumsallaşıyor
Refah seviyesi yüksek ülkeler, tarihsel ve kültürel bakımdan birbirlerinden farklı olsalar da, söz konusu kurumsallaşma (sistem olma) olunca bazı noktalar ön plana çıkmaktadır. Refah seviyesi yüksek bu ülkelerin, iş ve sosyal yaşamlarında olduğu gibi düşünce, tutum ve davranışlarında da kural, disiplin ve düzen gibi konularda prensipli ve sistemli olma halleri, hemen hemen hepsinde ortak noktalarını oluşturmaktadır.
Sözgelimi, endüstriyel yapı, şirket yapısı ve işgücü yapısı gibi parametreler birbirinden farklı olsa da Kıta Avrupası ile Japon sanayileşmesi, kurumsal yapıların var olması ve işlerliği yönünden büyük benzerlikler taşımaktadır.
Bu durum, eğitimde, üretimde, ticarette, iletişimde ve teknolojide çağı yakalamış olmak ve bunu sürdürmekle doğrudan ilgilidir.
Ülkemize gelince, maalesef aynı durumda olduğumuzu söyleyemeyiz. Bahsettiğim gelişmiş toplumların sosyal, kültürel ve sanayi devrimlerini gerçekleştirmiş ve yakalamış olmalarına karşın bizim ülkemizde bunları layıkıyla başaramadığımız bir gerçektir. İş yaşamımızın hemen hemen her alanında; eğitimde, üretimde, ticarette, iletişimde ve teknolojide yeterince kurumsallaşamadığımızı söylemek mümkündür. Bu durum, iş hayatımızda büyük sorunları maalesef beraberinde getirmiştir. Bu sorunlar, domino etkisi yaratarak diğer alanlarda da kendini hissettirmiştir.
Tüm bunlara rağmen, ülkemizde sınırlı olsa da bazı konularda olumlu yaklaşımlar ve uygulamaların olduğunu görmek mümkündür. Bu husus, geleceğe yönelik elbette umut vermektedir. Sözgelimi, KOSGEB ve Kalkınma Ajanslarının makine, tesis ve teknoloji teşvik ve desteklerini, insan kaynağına ve şirketin kurumsallaşmasına yönelik yatırım yapmaya, Yönetim Danışmanlığı hizmeti alımlarına bağlaması, hatta zorunlu kılması, benzer projelerde Yönetim Danışmanı olarak bulunma fırsatımla bizzat deneyimlediğim gelişim süreçlerine katkı sağlayan uygulamalardır. Bu ve benzeri yönlendirmeler ve devletin bir otorite olarak bunu zorunlu kılması sayesinde, çok büyük sermaye ve makine varlığına sahip şirketlerin ilk kez bu vesileyle Yönetim Danışmanlığı ve Yönetim Danışmanı ile karşılaşması, tanışması ve bu kurumsallaşma rehberleri ile çalışma fırsatı bulması çok değerlidir. Bunu düşünen ve uygulayan vizyoner kamu otoritelerinin bu yaklaşımlarını bu vesileyle kutluyorum ve teşekkür ediyorum.
KOSGEB ve Kalkınma Ajansları, etkin destek ve hizmetlerle KOBİ ve girişimcilerin yenilikçi, teknoloji ve rekabetçi bir yapıya ulaşmalarını sağlayarak yerel kalkınma dinamiklerini harekete geçirme, kaynak ve potansiyelleri en iyi şekilde kullanma ve böylece ekonomik ve sosyal kalkınmadaki paylarını artırma misyonuna sahiptir. Bu misyonları, KOBİ ve girişimcilerin, etkinlik ve verimliliklerinin sürdürülebilirliğini, olması gereken seviyeye getirmeleri için kat etmeleri gereken yolları içermektedir.
Makine, tesis ve teknoloji yatırımında aldıkları destek nedeniyle zorunlu olarak da olsa Yönetim Danışmanı ile çalışmaya başlayan şirketlerin bir bölümünün, yaşadıkları değişimden etkilendikleri ve bundan dolayı Yönetim Danışmanlığı hizmetini almaya devam ettiklerini sahada bizzat gözlemliyor ve deneyimliyorum.
Hem bu uygulamalar sırasında, KOBİ (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) ve BOBİ (Büyük ve Orta Boy İşletmeler) seviyesi şirketlerde yaşadığım ve karşılaştığım deneyimler hem de aile şirketleri ağırlıklı Yönetim Danışmanlığı hizmetlerimde deneyimlediklerimle hem de üyesi olduğum meslek örgütümüzün gerçekleştirdiği “Yönetim Danışmanlığı’nın Gelecek Perspektifi” etkinliğinde paylaştığım “Türkiye’de Yönetim Danışmanı Olmak” başlığı ile paylaştığım bilgi, deneyim, görüş ve önerilerimle bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Konuyu, Yönetim Danışmanlığı şirketi, Yönetim Danışmanı ve Danışan (birey veya kurum olarak) üçlüsü şeklinde ele aldım. Bu üçlü arasında yakalanan sinerji, Danışana, Yönetim Danışmanına ve Yönetim Danışmanlığı şirketine önemli ve etkili kazanımlar sağlamaktadır.
Beklenen ve sağlanan bu önemli kazanım ve etkinin gerçekleşmesi, bu üçlü yapının belli bir bilgi, farkındalık, yetkinlik ve yatkınlık düzeyinde olmasına bağlıdır.
Yönetim Danışmanlığı Şirketi Boyutu
Yönetim Danışmanlığı şirketi, danışana, tam, doğru ve etkili hizmet verebilmek için nitelikli uzmanlık ve bilgi seviyesine sahip olmalı ve deneyimli olmalıdır. Etkin ekip çalışması becerisine sahip olmalıdır. Yenilikçi çözümler üretebilmelidir. İletişim ve sunum kabiliyeti yüksek olmalıdır. Karmaşık sorunlara, yalın çözümler üretebilmelidir. Etik ilkelere uymalı ve güvenilir olmalıdır.
Bunların yanında, Yönetim Danışmanlığı şirketinin, gerek ulusal kamu otoriteleri ve gerekse uluslararası saygın mesleki akredite kuruluşları tarafından tanınmış ve onaylanmış olmaları ayırt edici özelliktir ve bu nedenle bu seviye tercih edilir olmalıdır.
Yönetim Danışmanlığı şirketinin, sahip olması gereken başlıca özellikleri sıralayacak olursak;
o Nitelikli Uzmanlık ve Bilgi Birikimi: Farklı kültürlerde, sektörlerde ve iş alanlarında uzmanlığa ve bilgiye sahip olunmalıdır. Sektörel trendler takip edilmeli ve pazarın yapısına uygun iş modelleri ve stratejiler hakkında bilgi ve deneyim sahibi olunmalıdır.
o Çözüm Odaklı Yaklaşım: Danışanın karmaşık sorunları analiz edilmeli ve çözüm önerileri sunulmalıdır. Bunun için etkili bir şekilde veriler toplanmalı, mutabakatı ile kesinleştirilmeli, işlenmeli ve kullanılmalıdır.
o Yüksek İletişim Becerisi: Yapılacak çalışmalar ve bu çalışmalar sonrası elde edilecek kazanımlar başta olmak üzere, hizmet; tam, doğru ve etkili bir şekilde danışana ve paydaşlarına iletilmelidir.
o İş Birliği ve Ekip Çalışması: Yönetim Danışmanlığı şirketinin, Yönetim Danışmanlığı hizmetini tam, doğru ve etkili bir şekilde tamamlayabilmesi için, öncelikle danışman ekibinin uyumlu bir ekip olması gerekir. Danışan şirket ekibiyle uyumlu bir şekilde çalışabilmesi için gerekli organizasyon ve koordinasyon yapılmalıdır.
o Yenilikçi Çözüm Yaklaşımı: Danışanın sorunları, yenilikçi bir yaklaşımla çözüme kavuşturulmalıdır. Özellikle değişen ve dönüşen pazar yapısına uygun çözümler sunulmalıdır. Burada, ihtiyacı beklentiyle harmanlayan ve kısa zamanda sonuç alınmasını sağlayacak, bilim, teamül ve mevzuata uygun özgün ve etkili Yönetim Danışmanlığı pratiği gereklidir.
o Etik Değerlere Uyum ve Güvenirlik: Yönetim Danışmanlığı şirketinin sunduğu Yönetim Danışmanlığı hizmeti, etik değerler çerçevesinde sunulmalıdır. Danışandan elde edilen veriler, Yönetim Danışmanlığı şirketinin, Yönetim Danışmanlığı hizmetinin tam, doğru ve etkili bir şekilde yürütülmesinde kullanılmalıdır.
Yönetim Danışmanı Boyutu
Yönetim Danışmanı, aldığı eğitim, sahip olduğu deneyim ve bilgi birikimi ile danışana yol göstermeli ve yaşadığı sorunlara, özgün ve işe yarayan çözümler üretmelidir. Karşılaşılan sorunlar zamanla değiştiği için danışan, zamanı iyi okumalı, değişimi takip etmeli ve öğrenme yolculuğunu asla bırakmamalıdır. Sürekli olarak araştırmalı, incelemeli, izlemeli ve kendisini geliştirmelidir.
Öğrenmenin ve gelişmenin bitmeyen bir yolculuk olduğunu hem kişisel hayatımda yer alan ailem ve yakın çevreme hem de profesyonel hayatımdaki danışan ve kendi çalışma arkadaşlarıma sürekli olarak ifade etmiş ve uygulama ile örnek olmaya çalışmışımdır.
Bu kapsamda, beni geliştirecek her eğitim, seminer, çalıştay ve benzeri etkinlikler için zaman ayırmaya gayret ederim. Gerek kişisel gerek mesleki dernekler gerekse farklı platformlar aracılığıyla eğitim sürecime devam ediyorum. Özellikle, farklı yapılarda, kültürlerde ve farklı pozisyonlarda görev almış meslektaşlarımın yer aldığı meslek örgütümüz “Yönetim Danışmanları Derneği” özel bir yer tutuyor.
Yönetim Danışmanlığının gelecek perspektifi ve dünyadaki hibrit çalışma, üst yönetimin katılımı, stratejik ve çoklu iş birlikleri, yeni ve farklı yeteneklerin keşfi, mevcut yeteneklerin korunması, ESG (Çevre, Sosyal Sorumluluk ve Yönetişim) Yönetim Danışmanlığı, artan dikey uzmanlaşma zorunluluğu, dijitalleşme gibi trendleri, meslek örgütümüz ve diğer kaynaklar aracılığıyla takip edebiliyorum. Bu gibi uygulamalar; zamanın ruhunu yakalamamızı, işimizi tam, doğru ve etkili yapmamıza destek olan, değerli uygulamalardır.
Dünyadaki meslektaşlarımızın değer yaratan trend kavram ve uygulamalarını kullanmamız gerekiyor. Uygulanmış ve başarılı sonuç alınmış bu uygulamalar, işimizi daha iyi yapmamız ve danışanlarımıza daha etkili hizmet vermemiz için kritik bir öneme sahiptir.
Ancak bu değerli kavram ve uygulamaları kullanırken, oldukça dikkatli olmamız gerekir. İthal ettiğimiz bu kavram ve uygulamalar, bir yapıda sağladığı katkıyı farklı bir yapıda veremeyebiliyor. Yani, herhangi bir kavram ve uygulamanın bir yapıda başarı sağlamış olması, tüm yapılarda başarı sağlayacağı anlamına gelmiyor. Kavram ve uygulamanın özüne bağlı kalarak, hizmet verilen yapının özgün gerçekliği ve uygulanabilirliği göz önüne alınmalıdır. Bunu sağlamak için de yapılan tüm çalışmalar, büyük bir özen ve titizlikle uyarlanmalıdır. Bu konu aslında, geçmişteki pazarlama ve satış profesyoneli yaşamımda ülke uygulamaları konusunda, ürün ve şirket performansı için hep sözünü ettiğim ve dikkate aldığım bir konudur.
Gerek uluslararası şirketlerin Türkiye operasyonlarındaki profesyonel kariyerim gerekse girişimci kariyerimde, işlerimi terzi usulü yapmaya özen gösterdim. Ancak gördüklerim ve deneyimlediklerim maalesef bu asgari yaklaşımın pek de dikkate alınmıyor olduğudur. Batıdan aldığımız değerli kavram ve yöntemleri, bu toprakların gerçeklikleriyle entegre etmeden, uygulanabilirliğini dikkate almadan, şablon olarak kullanıyoruz. Hatta kurumsallaşma öncesi modernizasyon safhasını geçmiş, kurumsal ya da ileri kurumsal yapılardaki başarılı uygulamaları bile daha geri safhadaki aile şirketlerinde uygulamaya kalktığınızda bile aynı kötü sonuçlarla karşılaşılıyor. Bu şablon anlayış ve uygulamalar, hem danışanımıza hem bize ve dolayısıyla hem de mesleğimize zarar verebiliyor. Bunun yerine ihtiyacı beklentiyle harmanlayan ve kısa sürede sonuç alınmasını da sağlayacak “Özgün Hizmet Anlayışı” ve “Özgün Yönetim Danışmanlığı” diyorum. Benim önerim; batının başarılı kavram, anlayış ve uygulamalarını mutlaka kullanmamızdır. Ancak bunları özgün bir şekilde bu topraklara entegre etmemizin daha doğru olduğunu değerlendiriyorum.
Burada başka bir hassas bir nüans var ki o da bu uyarlamayı yaparken önyargılı davranmak ve yüzeysel çalışmalar yapmak gibi hatalar yapılmasıdır. Her şirkete özel yaklaşım sergilemek elbette zaman alabilir ve yorabilir. Ancak bu şekilde, sabırla ve dayanıklılıkla katma değeri en üst düzeye çıkarabiliriz. Hizmet verdiğimiz aile şirketlerinin özgün yapısına uygun ve aynı zamanda bilime, teamüle ve mevzuata uygun hareket etmeliyiz. Bu konu üzerinde uzun uzun tartışılabilir. 30 yılı aşkın profesyonel kariyer ve girişimci geçmişim, bireysel ve kurumsal başarılar elde etmenin ve bu başarıların sürdürülebilir kılınmasında, yaptığım işi ve projeyi büyük ya da küçük demeden o işi almışsanız tam, doğru ve etkili yapmanın başarı öyküsünü yazmada kilit nokta olduğunu hem öğretmiştir hem de göstermiştir. Buna “Etkili Olmak” diyorum, konumuzla ilgili olarak da “Etkili Yönetim Danışmanlığı” diyorum.
Danışan Boyutu
Yukarıda daha çok Yönetim Danışmanı kaynaklı sorunlara değindim. Ancak bu konunun bir de danışan boyutu bulunmaktadır. Ülkemizde danışanların, Yönetim Danışmanlığının ne olduğunu, Yönetim Danışmanlığından beklentilerini, Yönetim Danışmanlığı hizmetini nasıl alacaklarını ve mesleğin hizmet standartlarını ve Yönetim Danışmanı standartlarını bilmediğini gözlemliyor ve deneyimliyorum.
Yönetim Danışmanlığı mesleği ve verilen hizmet ile ilgili yeterli bilgi ve farkındalığın olmadığını, sahada bizzat gözlemleyen ve deneyimleyen bir Yönetim Danışmanı olarak, danışanların hizmet alımında yaptıkları başlıca hataları aşağıdaki şekilde sıralayabilirim.
o Beklenti ve ihtiyaçlarını belirleme ve belirtmede yetersiz olunması (beklenti ve ihtiyaçlarını tam olarak belirlememiş olması ve belirlemiş olsa da bunu ifade edememesi),
o Hizmet satın almalarının diğer satın almalar gibi değerlendirilmesi ve salt yatırım bedeli (harcanacak bütçe) odaklı hizmet alım yaklaşımının sergilemesi (hizmetin niteliğinden çok yatırım bedeline, harcanacak bütçeye odaklanılması),
o Kısa zamanda mucize beklentisi içerisinde olunması (öteden beri birikmiş sorunların, kısa bir süre içerisinde çözüleceği beklentisi ve isteği),
o Bir Yönetim Danışmanlığı projesi ile birden fazla hizmeti alma arzusu (birbiri ile doğrudan ilişkili olmayan ve farklı bir hizmet alımı gerektiren konuları, tek proje ile tamamlama düşüncesi ve isteği),
o Alınacak hizmetin sağlayacağı katkı ve avantajın ve sağlayacağı etkinin yeterince anlaşılmamış olması,
o Tüm çalışmaların, Yönetim Danışmanından beklenmesi (proje kapsamında yapılması gereken tüm uygulamaları, Yönetim Danışmanının yapmasını beklemek, sorumluluk almamak),
o Danışanın, kalifiye çalışanlara sahip olmaması (projeyi yürütebilecek yatkınlık, yetkinlik, yetenek ve donanıma sahip olmayan bir proje ekibi ile projenin tamamlanmaya çalışılması),
YDD (Yönetim Danışmanları Derneği) Akademi bünyesinde, Sayın Celal Seçkin’in verdiği ISO 20700:2017 Yönetim Danışmanlığı Hizmet Rehberi eğitimi, bu konuda yapılan değerli bir çalışmadır. Bu rehberin hem danışan hem de Yönetim Danışmanı açısından yaygınlaştırılması yaşanan başlıca hata ve eksilikleri gidermede etkili olacaktır. Bu ve benzeri eğitimler, öncelikle Yönetim Danışmanları olarak meslektaşlarımız nezdinde sonra da hizmet verdiğimiz ve hedef kitlemize yönelik yaygınlaştırılmalıdır.
Bu konuda, CMC-Global (International Council of Management Consulting Institutes - ICMCI) ile ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü) iş birliğinde geliştirilen ISO 20700:2017 hizmet standartlarının, uygulayıcı olarak da Yönetim Danışmanı meslek standartlarının öngördüğü yöntem ve süreçlerin uygulanması ve yaygınlaşması için çalışmalar yaparak Yönetim Danışmanlığı mesleğinin tanınması, yaygınlaşması ve hem hizmet alan hem de hizmet veren açısından standartlarının yükseltilmesi için çaba göstermeliyiz.
Farklı seviye ve yapıda olan danışanlara göre özgünleştirilmiş hizmetlerin sunulması gerektiğini belirtmiştim. Ancak bunu farklı bir yöne çekerek, danışanın küçük bir yapıda olmasını gerekçe göstererek, danışanın ücretini ödediği hizmeti tam olarak vermeme anlayışı, tutum ve davranışıyla da karşılaşabiliyoruz. Özellikle de bazı Anadolu işletmelerine yönelik olumsuz algılar, bu şirketlerin aldıkları hizmetten tam, doğru ve etkili bir şekilde faydalanabilmeleri önünde büyük bir engel olabiliyor.
Burada yapılması gereken, verilecek hizmetin danışanın yapısına göre özgünleştirilmesidir. Bunu yaparken verilmesi gereken hizmet, özünden koparılmamalı, ne olursa olsun tam, doğru ve etkili bir şekilde verilmelidir.
Özellikle son yıllarda, maalesef diğer güçlerin değer gördüğü ve fakat artık medeni toplumlar gibi bilginin gücünün giderek artan değerde fark edildiği bir Türkiye diliyorum. Bilgi ve gerçek deneyime yeterince değer verildiği ve Yönetim Danışmanlığı hizmeti alma kültürünün oluştuğu ve pekiştiği bir ülke olacağımıza canı gönülden inanıyorum ve diliyorum.
Peki, Ne Yapılmalıdır? Neler Yapılmalıdır?
Medeni ve müreffeh bir toplum için, kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ve bireyler olarak ortak paydada buluşmalı ve bu yönde çalışmalar yapmalıyız. Kamu otoritesine etki derecemiz sınırlı olabilir. Ancak birey olarak ve içerisinde yer aldığımız sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla içinde yaşadığımız topluma yönelik sorumluluk alarak daha fazla ve daha etkili çalışabilir ve böylece kendimize, işimize, danışanlarımıza, mesleğimize ve toplumumuza fayda sağlayabiliriz.
İş dünyasına hizmet veren ve dolayısıyla toplumun refahı için kritik önemdeki Yönetim Danışmanları olarak bizlere düşen görevler var. Yaşam boyu öğrenme, bizlerin sürekli gelişimimiz için meslek pratiğimizde önemli bir yer tutmaktadır. Bunun temel unsurlarından biri de deneyim paylaşım ortamlarında birbirimizden öğrenmedir.
Bizim işimizi tam, doğru ve etkili yapmamız da dolaylı yoldan ülke refahına katkı yaptığımız ve bunu ne ölçüde ve seviyede yaptığımız anlamına geliyor. Bu kapsamda, Yönetim Danışmanları olarak üretmeye ve değer yaratmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Mesleğimizin doğru çizgide ilerlemesi ve meslektaşlarımızın doğru uygulamalar içinde olması için ISO 20700:2017 Hizmet Standartları, CMC Meslek Standartları ve mesleki etik ve iş ahlakının temel unsurlar olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.
Mesleğimizin, özellikle özel sektörden danışanlar ve kamu kuruluşları gibi hizmet alanlar tarafında hak ettiği saygınlık ve değeri görmesi ve bunun yaygınlaşması ülkemizde biraz daha zaman alacaktır. Bu süreci hızlandırmak, ifade ettiğim gibi globalde Uluslararası Yönetim Danışmanlığı Enstitüleri Konseyi (ICMCI) ve ulusalda Yönetim Danışmanları Derneği (YDD) gibi kurumların kolektif çabasına ve elbette bizlerin bireysel çabasına bağlıdır.
Danışanlarımıza tam, doğru ve etkili stratejiler sunarak iş dünyasındaki başarılarını artırıp sürdürülebilir kıldığımızda, sadece danışanımızın değil aynı zamanda toplumun genel refahını da yukarıya taşıyacağımızın bilincinde olmalıyız.
Sorumluluğunun farkında olarak, iş dünyasının ihtiyaçlarına yanıt vererek, daha refah bir toplumunun inşasına katkıda bulunmaya çalışan tüm Yönetim Danışmanı meslektaşlarımı kutluyor ve onlarla gurur duyuyorum.
Derneğimiz, toplumun refahı için kritik önemde olan iş dünyasına hizmet veren bizler için bir rehberlik fonksiyonu görüyor. 1 Haziran Dünya Danışmanlar Günü’nde, hazır, mesleğimiz ve mesleğimizin gelecek perspektifi konuşulurken mesleğimizin, hepimizin yaşadığı ve bildiği Türkiye’deki durumuna yönelik düşüncelerimi, “Türkiye’de Yönetim Danışmanı Olmak” temalı bu yazımla dile getirmek istedim.
İlgilenenlere ve okuyanlara ilham olmasını diliyorum.
Tekrar, Dünya Danışmanlar Günümüz ve bizler açısından Yönetim Danışmanları Günümüz kutlu olsun!
Yayın Tarihi: 16.06.2023
Yazar: Mehmet ERGİN